16 Mayıs 2012 Çarşamba

Gülümsedi...

Gülümsedi, ne bıraksa da arkasında onun olan birşeyler vardı biliyordu. Canı yanıyor, içi kavruluyor olabilirdi lakin bir aitlik vardı... Kimse onun ruhuna dokunmamıştı ve oda kimsenin ruhuna...Her neredeyse o oradaydı biliyordu...İçi yansada bilmek yetiyordu...

22 Nisan 2012 Pazar

"YALNIZLIĞIM" VE "SEN"

 
      Gerçeği buldum; yine tekrar sana döndüm. İçindeki ‘Sen’i aramanın değilde içindeki ‘Sen’i hayal ederek yaşamanın anlamını, güzelliğini keşfettim...Terkediyorum içimdeki başlayamama veya başlamanın ardındaki sona erişle hüsrana uğramayı...
Hayal ediyorum seni, beni; gerçekte olamayacak kadar büyük bir aşkın içinde...Umduğum sensin çünkü, senin umduğunda mecburen benim...Kimseye mecbur olmadım ben kimsede bana oysa...Kimsenin bir sınırla sevmesini beklemedim, bekleyemem de...Sınırlar hep kendi içinde sınır yaratır bilirim...
Seviyorum seni...İki isim sevmezken hiç, senin adında ikiymiş bunu fark ettim...”Yalnızlığım” ve “Sen”...İkisini de yaşayabiliyorum özgürce nasılsa...Yaşayabildiklerime varım ben...Öncesinde yada sonrasında korku, kaygı, telaş, umutsuzluk olmayan...
Ya bir şarkıdasın ya bir filmde karşılaşıyoruz ara sıra hayallerimin dışında da...Uzakta olmandan üzüntü duyarken öncesinde bunu anlamlandırmanın sevincini yaşıyorum yeni seninle...Güçlü bir hissin benimle mutlu olduğunu ve benimle yaşamak istediğini biliyorum çünkü...
26.01.2009 22:00

Her Gelen Mutlak Gitmeli Nasılsa...

       
      Bana kalsa kimsenin gitmesini istemem ki, sanki getirdiklerini beraberinde geri götürüyorlarmış gibi gelir hep. Öyle kimse dediysem de herhangi bir kimse değil. Hayatına giren ve parmakla gösterebileceğin kimse. Hayatına girmeden kasıtta, özel bir yerde olması gerektiği anlamında değil...Hayatın karşılaşmanı mecbur kıldığı yer ve zamanda, uzun süre veya kısa süreliğine karşılaşmalarda. Belki karşı tarafta da fark edilir şekilde belki de aksi silik bir biçimde... Her gelen mutlak gitmeli nasılsa, hiç yoksa ölüm var ucunda...
Çocukluğumda evimize gelen misafirlerin hiç gidişiyle karşılaşmak istemediğim gibi. İnsanın yalnızlığı, tek oluşluğu her fırsatta yüzüne çarpıyor. Biri tarafından ihanete uğradığımızda da ilk önce karşı tarafı beni yalnız bıraktı diye suçlamıyor muyuz.... glsh (15.03.2011)

Seninle Şiirleşiyor Hayatım...

Seninle şiirleşiyor hayatım, bir güzellik var şimdisinde. Gözlerimde heryer şimdi sen...Hem ben hem istanbul bekleşiyoruz habercisiyiz bi fırtınanın. Hava durumu bahsetmiyor bir sessizlik haberli, sadece bir durgunluk. Hep çoğaldığını hissettiren birşeyler etrafta, bu...bu bir işaret olmalı.
Korkular bile korkuyor ruhumda yer edinmekten, endişelenmek bile gereksizmiş gibi. Yağan yağmur yağıyor ya dedirtiyor; sel basacaksa yine basacak...Yaşanacaksa bir sevda yine yaşanacak, yaşanmalıysa yaşanacak...Yağmurun dinme tedirginliğinde dalıyorsun, hiç ama hiçbir şey dinmemeli gibi geliyor sana.
Seninle şiirleşti hayatım o sevmediğim şiirler seninle güzel şimdi...Ama ben mahkumum kendime dışardan baksam sana uzansam, uzansam da yetişemeyeceğimi bilsem. Sonra sende usansan benden...usanıp terk mi etsen diyorum...Düşünüyorum da ben hep başladığım yada başlamaktan korktuğum yere dönüyorum...Ben hep aynılaşıyorum...

20 Nisan 2012 Cuma

Sende benim gibi yap, sus...konuşma

Bi dolu sözcük biriktirmişim sana...Söylenecek çok şey varmış, inatla susmayı tercih etmiştim ben oysa içimdekileri....Senden habersizce sınırlar koydum ben yaşanmamışlıklara...Sen kabullendin; bilinçsizce başlamamam gereken bir sevdaya yelken açmamı, çaresizliğim şimdi kanına dokunmuyor mu?...İtiraz etmeye hakkım var sandım mahkum sevdalara, benim mahkumluğum yalnızlığımlaydı oysa ve bu yüzden haklıydım, öyleydi...Senin mahkumluğun başka birisine aitliğinmiş oysa...Oysa tüm anlam veremediğim sözcüklerinin tek bir anlamı varmış...Olamayız demiştin, olmamalıymışız gibi ilginç bahanelerdeydin...Anlamadım, anlayamazdım...Yalan söylemedin ama doğruyu da söylemedin...Ne kurdun da “Yalancısın” diyemiyorum sana oysa...Yalancısın ifade edişlerinle, yalancısın senin olanlardan bahsetmediğinle, kimin olduğundan bahsetmediğinle...Unuturum, unutamam sözleri arasına saatleri alıyorum, henüz can çekişen bir sevdadayken.
Şimdi git aşksız imkansız bulduğun hayatına... Ardımdan düşündüğün buysa eğer, hiç bir şey katılmamış ne sana ne bana...Aşk diye sevilmeyecek bir sevdaydı benim aramaktan umudunu kestiğim ve senin kapısını araladığın. Adı“SEN” din. Benimkisiyse “AŞK” mış ne yazık... Özelliği yoktu demek yaşanmışlıkların, bense dediğin gibi hiç bir şey kurmamıştım kendi kendime ardından, o kadar saf ve gerçekçi düşlediğimden herşeyi... Şimdi ben miyim yanlış içinde olan; gitmem gereken zihniyeti kabul ettiğim için, sen misin gitmek zorunda olduğumu bile bile bu sevdaya yelken açan...Bir baksam görürmüşüm oysa çevrendekilere, benim gibi başladığın yeni arkadaşlıkların çokluğundayım şimdisinde kaybolmaya mahkum...Senleyken senleydim şimdi sensiz senleyim. Seni seviyorum mecbur yalnızlığımda... Şimdi sende benim gibi yap sus...konuşmaa...

19 Nisan 2012 Perşembe

Kimbilir....

Gelmedin, gelemedin, gelmezdin belki öncesinde kimbilir...                                                                                      

         Arda kalan atık sevdaların var senin. Gittiğine üzüldüğün, gitme diye seslendiklerin, aklında kalan, yaşadıklarının içinde yaşayamadıkların. Gitmek zorunda kaldığın, gitmek zorunda kalanlar içinse arda kalmaların var. Atık sevdaların var senin...
      İstanbul'da kar, yanımda sen, alev alev bedenim...Tüm eylemlerim kısıtlanmış, elimi kaldırsam bak duyuyor musun kalp atışlarımı, hissediyor musun alevleri ve tüm sözler tutsak konuşamam ki, bak her cümlem yarım, her kelimem hece, hece...
      İstanbul'da kar, yanımda sen, alev alev bedenim...Ne olur git artık...Gideceksin nasılsa...İşte bak gün bitti bugünlükte ayrılmalıyız ve el sallıyorum sana sende bana...Gözlerin yitirilmiş bir sevdanın ardından bakar gibi; sanki elden bir şey gelmiyormuşçasına. Oysa henüz hiçbir  şey söylememiştim sana, bahsetmemiştim...Sende anlamışsın belli...Yaşamak istediğin ama yaşamaktan korktuklarınlasın bilirim...Yazıların hep ayrılığın ardından bir sesleniş, hep öyle olması gerektiği düşüncesinde...Hiç ayrılamıyorsun ayrılıktan. Hiç bitmiyor gitmelerin, arda kalışların, seslenişlerin. 
       Ardımdan seslenişine dayanamam, seni unutmaya kıyamam, beni bırakırsan yaşayamam, bile bile bu sevdaya karışamam...Geç kalmışım, geç kalmışız keşke desem nafile...Keşkesizim....Şimdisindeyse başlayamam, bitmesinden korktuğumdan...
      Sana gideceksin nasılsa dedim ya sadece bu şehri terk edeceksin değildi, sadece bu şehri değildi... Nasılsa gideceksin sevgili, nasılsa gideceksin...       
      Son kez yaşamalı mı diye düşünüyorum. Bu son kez; yeni bir ayrılığın başlangıcı olursa da korkularım... Acele etmeli aslında önümde kısacık sadece bir gün...Seninle  yaşamak var ayrılığı, birde sensiz...Tek artım biraz daha anı katmak hayatıma senden...Ve belki böylesi daha bir acıtacak canımı...daha bir kavuracak bedenimi... Hayata...sana....başlamadan bitmek...Yüreğimize eli değdi ve geçti bu sevdanın...
      Seni son derecede son kez de olsa görebilme arzuma rağmen, yutkunuyorum; razı oluyorum tüm acılarıma, ellerim gitmiyor zaten yazmaya oysa ben sana tutuklu ama ben sana bir o kadar yasaklı...Acıtma canımı ne olur, yakma beni, parçalama...Anlayışla karşılamış gibide yapma, sen nasıl istersen öyle olsun diye de söylenme bana... Ben istemedim, sende kabullenme...Bilmem hangi sevdana, diyorsun ya; sus konuşma, arkana bakma, bakarsan içim yanar diye en çok sen anlarsın beni işte...Sus konuşma, arkana bakma ama sakın unutmaya çalışma, söz konusu bile yapma unutulmak yada unutmak...
      Seni senle yaşamak istedim sevgili...Yalnız ama yalnız seni seninle...Oysa şimdi bir başkasının sevdasına üzüntümle seviyorum seni...Bir başkasının...Bitmiş bir sevdanın üzüntüsüyle...Bilmem geç geldin, zamansız geldin sen demek ne kadar doğru olur. Gelmedin, gelemedin, gelmezdin belki öncesinde kimbilir...
      Gözlerinden belli yakınsın gitmeye sadece bu şehir için değil yakınsın gitmelere...Hadi git artık nasılsa gideceksin, nasılsa alışacağım yokluğuna nasılsa unutacaksın beni, nasılsa seni unutmamı dileyeceksin...Hadi git...
       Arda kalan atık sevdalarım var benim... Daha ayrılığını yaşayamadığım, hiçbir şekilde seslenemediğim, umutlarımı yitirdiğim, beklentilerimi kaybettiğim; ama geri dönmeyeceğim, ama bir dahasını düşünmediğim ve bir gerçeğim var hakkım olmayan yeni bir sevdaya yelken açmak...Atlatmam gereken bir gerçekleyim...Ve senin ardından bakan sadece bir çift gözlerleyim...Hadi git artık nasılsa gideceksin, nasılsa alışacağım yokluğuna nasılsa unutacaksın beni, nasılsa seni unutmamı dileyeceksin...Hadi git...Şimdi gitmezsen daha da kavuracaksın beni, ne zaman gidersin diye beklemeyim gözlerinden belli sende biliyorsun gideceksin...
      Yoksa gidemeyeceksin diye kurabileceğim cümleler yok sana, gözümdeki yaştan, beni anlamandan bahsetmeyeceğim...Nasılsa gideceksin bilirim...Terk edeceksin bu şehri ve beni...Terk edeceksin...Neyi ne kadar suçlamalı şimdi, esmeye hakkı yok bu sevdanın. Yüreğimize sadece eli değdi vegeçti.Kavuşamadan kaybettiğim sevgili...Nerelerde kaldın...Suçsuzsun ve suçsuzum, aslında bir o kadar keşkesizim..